İMPLANT SEÇİMİ

Son raporlara göre 250 civarında implant sistemi, günümüzde pazarda yer almaktadır. Bu implantların küçük bir bölümü eskiden beri tüm dişhekimlerinin tanıdığı, literatürde haklarında son derece yeterli yayınların olduğu, kendilerini kanıtlamış sistemlerken, büyük bir bölümü de henüz gelişmekte olan, ya da herhangi bir şekilde üretilmekte olan ve hatta tanınmış sistemleri kopya ederek pazara yerleşmeye çalışan sistemler olarak klinisyenlerin seçimine sunulmaktadır.

Genel olarak bakıldığında klinisyenler, seçtikleri implant sistemini, başarılı buluyorlarsa, mekanik ve tamir sorunu çıkartmıyorsa, tedavi ile sonuç alabiliyorlarsa ve maliyetleri de uygunsa kolay kolay değiştirmedikleri bilinmektedir. Ancak, kabul edilemez implant başarısızlıkları ve mekanik ve tamir sorunları ile karşılaşıyorlarsa, tedaviye karşın sorunlar devam ediyorsa ve belki de en önemlisi maliyetler zorluyorsa, kullandıkları implant sistemini değiştirmeye yöneldikleri görülmektedir.

İmplant sistemleri haklarında yayınlanan yayınların nitelik ve niceliklerine göre bugün dört ana gruba ayrılmakdırlar. Bunlar:

1-    A Sınıfı İmplantlar,

2-    B Sınıfı İmplantlar,

3-    C Sınıfı İmplantlar ve

4-    D Sınıfı İmplantlardır.

Günümüzde pazarda yer alan implant sistemlerinden yaklaşık en çok 15 tanesi A Sınıfı İmplantlar olarak değerlendirilmektedir. Bu gruptaki implant sistemleri, literatürde haklarında yayınlanan araştırmalar ile kendilerini kanıtlamış sistemlerdir. B Sınıfı implantlar ise gelişmekte olan sistemlerdir. İleride A sınıfına yükselmeleri olasılık dahilindedir. Ancak C ve D sınıfında yer alan implantlar için literatürde hiçbir bilgi bulunması söz konusu bile değildir. Bunların bir bölümü de yukarıda belirtildiği gibi tamamen bilinen ve kendilerini kanıtlamış sistemleri kopya ederek üretilmektedirler. Bütün bunlardan ötürü tüm klinisyenlerin bildiği gibi, implant sistemleri arasında son derece ciddi maliyet farklılıkları bulunmaktadır. Ne olduğu beilinmeyen markalar, dünyada çok ucuz maliyetlerle ile klinisyenlerin kullanımına sunulmakta, kendilerine bu avantajları ile pazarda pay yaratmaktadırlar. Ülkemizde bu gibi implant sistemlerinin bile maliyet olarak dünyadaki değerlerinin çok üzerinde satılmalarını görmek de hayli ilgi çekici bir konudur. Klinisyen bilinçli olmalı, bir implant sistemini nasıl seçeceği konusunda kendisini donatmalıdır.

Bu noktada en önemli konulardan biri de, hastalara implant seçeneğini sunulmasıdır. Hastaların, kendilerine yerleştirilen implantın ne marka olduğunu mutlaka bilme hakkı bulunmaktadır. Hastalara tedavi planlaması sırasında implant seçeneği farklı maliyetlerle sunulabilir ama sonuçta ne marka yerleştirildiğinin bilgisinin mutlaka verilmesi gerekir. Hastaların da mutlaka doktorlarından kendilerine ne kullanıldığını sorarak öğrenmeleri gerekir.